Elektrikli araç pazarının öncüsü Tesla, 2025 yılı ikinci çeyrek finansal sonuçlarını açıkladı. Sonuçlar beklentilerin altında kalsa da, şirket bazı önemli alanlarda güçlü bir performans sergiledi.
Beklentinin Altında Kalan Gelir ve Kar
- Tesla’nın bu çeyrekteki geliri 22,50 milyar dolar olarak gerçekleşti ve 22,64 milyar dolarlık piyasa tahmininin hafif altında kaldı.
- Düzeltilmiş hisse başı kazanç (EPS) 40 sent ile 42 sentlik beklentinin altında kalırken, geçen yılın aynı dönemine göre de 9 sentlik bir düşüş görüldü.
- İşletme geliri 923 milyon dolar (beklenti: 1,23 milyar dolar),
serbest nakit akışı ise sadece 146 milyon dolar ile 760 milyon dolarlık piyasa tahmininin oldukça gerisinde gerçekleşti.
Brüt Kâr Marjı Sürprizi ve Sektörel Konum
- Tesla’nın brüt kâr marjı %17,2’ye yükselerek, %16,5 olan analist beklentisini geride bıraktı.
- Otomotiv brüt kâr marjı (düzenleme kredileri hariç) %15 seviyesinde kalarak küresel otomotiv sektöründeki fiyat savaşlarına rağmen güçlü bir tablo sundu.
- Rakip üreticilerle kıyaslandığında, Tesla’nın brüt marjı hâlâ sektörün üzerinde yer alıyor; birçok geleneksel otomotiv üreticisi %10’un altında marj açıklıyor.
Yeni Modeller ve Gelecek Planları
- Tesla, 2025 yılında yeni araç lansmanlarını sürdüreceğini ve elektrikli pickup ile kompakt SUV gibi modeller için çalışmaların hız kazandığını açıkladı.
- Şirket ayrıca batarya teknolojilerinde geliştirmeye, otonom sürüş yazılımında ilerlemeye ve global üretim kapasitesini artırmaya odaklanıyor.
- Yatırımcılar, bu inovasyon odaklı stratejinin yılın ikinci yarısında Tesla’nın finansallarına olumlu yansımasını bekliyor.
Piyasa ve Yatırımcı Yorumu
- Sonuçların ardından Tesla hisselerinde hafif dalgalanma yaşanırken, analistler şirketin operasyonel verimliliği artırma ve pazar payını büyütme çabasını yakından takip ediyor.
- Bazı piyasa yorumcuları, brüt marjdaki sürpriz gücün Tesla’nın fiyat indirimlerine ve yoğun rekabete rağmen sürdürülebilir kâr yaratabilme kapasitesini gösterdiğine dikkat çekiyor.
- Ancak serbest nakit akışındaki zayıflık ve gelirdeki yavaşlama, büyüme hedeflerinin finansal sürdürülebilirliği açısından yakından izleniyor.